Filistin`in Göç Eden Zeytin Ağaçları
Zeytin, Filistinliler için hayat demek. Toprakları üzerinde zeytin ağaçları varsa eğer, bu onlar için bu topraklarda kanlı canlı devam eden bir hayatın varlığına işarettir.
20 Ekim 2010: İsrail askerleri Burin bölgesinde kendi arazisinde zeytin toplayan bir Filistinliye saldırıp yaklaşık 2500 zeytin ağacını yaktı.
16 Haziran 2011: İsrail Ya’bed bölgesindeki zeytin ağaçlarını ateşe verdi.
1 Mayıs 2012: Haaretz Gazetesi’nin haberine göre İsrail Batı Şeria’da Filistinlilere ait binden fazla zeytin ağacının sökülmesi için talimat verdi.
10 Aralık 2014: İsrail askerleri bir Filistinli bakanı zeytin ağacı dikerken miğferlerle darp etti.
17 Ağustos 2015: İsrail Utanç Duvarı’nın Beytüllahim bölgesindeki uzantısını tamamlamak için o bölgede yer alan ve 100 Filistinli aileye ait olan topraklardaki zeytin ağaçlarını yaktı.
Çok zor değil, arama motoruna zeytin ağacı ve Filistin kelimelerini yazdığımız zaman karşımıza yüzlerce yakılmış zeytin ağacı ve bahçelerinin yakılmasına engel olmaya çalışırken öldürülen Filistinlilerin haberleri dökülüyor. Çünkü Filistinliler Rabbin ayette üzerine yemin ettiği zeytini ve ağaçlarını korumak için onlarca yıldır savaşıyorlar. Buna karşılık son on yılda 1,5 milyona yakın zeytin ağacı İsrail tarafından yok edilmiş durumda.
Filistin topraklarında zeytinin bizim düşündüğümüzden çok daha büyük önemi var. Kaldı ki İsrail’in zeytin ağaçlarını neden bir tehdit unsuru olarak gördüğünü ve terörist listesine eklediğini düşündüğümüzde ortaya düşündüğümüzden çok daha gülünç tablolar çıkıyor.
2013 yılında Kudüs’te Mescid-i Aksa’nın eski fotoğraflarına baktığımız bir gün, avlunun şimdikinden çok daha fazla zeytin ağacıyla dolu olduğunu görüp, bu ağaçların neden bu kadar azaldığını sorduğumda şöyle bir cevap vermişlerdi: “İsrail işgal devleti Filistin’deki zeytin ağaçlarını birer tehdit unsuru olarak görür. Onlara göre bir Müslüman zeytin ağacının arkasına saklanarak bir İsrailliyi öldürmeye teşebbüs edebilir.” Bir İsrailliye zarar vermek için zeytin ağacının gövdesini kullanan Müslümanlar ve ona yardım ve yataklık eden zeytin ağaçlarının İsrail yasalarına göre “terörist” sayılmasına şaşırmamalıyız aslında.
Zeytin dalının barışı ve kardeşliği simgelediği bir dünyada Filistinlilerin mülkleri üzerine dikilmiş olan zeytin ağaçlarının İsrail askerleri tarafından ateşe verilmesi oldukça ironik bir durum. Filistin’in Batı Şeria bölgesinde yaşayan Filistinlilerin büyük çoğunluğu geçimini zeytin ticareti yaparak sağlıyor. Ürettikleri zeytinyağı onlarca yıldır aydınlatmada kullanılıyor. Hz. Peygamber bir hadis-i şerifinde “Mescid-i Aksa’ya gidin, gidemiyorsanız kandillerinde yakılmak üzere zeytinyağı gönderin” buyururken orada canlı bir hayatın gerekliliğini vurguluyordu. Zeytin, Filistinliler için hayat demek. Toprakları üzerinde zeytin ağaçları varsa eğer, bu onlar için bu topraklarda kanlı canlı devam eden bir hayatın varlığına işarettir. Zeytin ağaçları varsa eğer, topraklarından sürgün edilen Filistinlilerin geriye dönüş umutları hâlâ yaşıyor demektir.
Filistin’de gerçekleştirilen iki büyük intifadanın bilançosuna bakıldığında en büyük zararın bu ağaçlara verildiğini görüyoruz. Yaşamlarını devam ettirebilmek için bahçelerindeki zeytin ağaçlarından faydalanan Filistinlilerin geçim kaynaklarını ellerinden almak, İsrail’in bu topraklar üzerinde uyguladığı en büyük yıldırma politikalarından biri.
Mescid-i Aksa’nın kubbeleri arasında ellerinde silahlarıyla dolaşan askerlerin görüş alanını daraltmasın diye kesilen zeytin ağaçlarının yerine binlercesini dikmek gerek. “Gidemiyorsanız kandillerinde yakılmak üzere zeytinyağı gönderin” hitabının muhatabı olan bizler, zeytinyağı yerine zeytin ağacı göndererek umutları yeşertebiliriz.
Hatice Sarı Tan'ın Yazısı.