Yeryüzündeki zulmün sembol isimlerinden biri olan Firavun gece yarısı ürpererek uyanır. Gördüğü kabusun dehşetli etkisiyle gözleri faltaşı gibi açılır. Acele kahinlerini çağırtır ve yüreğine oturan rüyanın tabirini sorar. Aldığı cevap karşısında şok olur: “İsrailoğulları içinden güçlü kuvvetli bir insan çıkacak ve senin saltanatını yıkacak!»

Yerinde duramaz Firavun, kalbi daha da nefretle dolar, gözlerini kin bürür ve emrini verir: “Doğacak tüm erkek çocuklarını öldürün!”

Ne tedbir alınırsa alınsın, ne kadar vahşet işlenirse işlensin, Musa Peygamber doğar ve bizzat Firavun’un sarayında büyüdükten sonra o meşum saltanata son verir, zulmün belini kırar, barbar yönetimi yerle bir eder. Allah ve Peygamberi kazanır, zalim Firavun ve avaneleri kaybeder...

Türkiye’deki “Anadolu Ruhu” olarak tabir edebileceğimiz o muazzez ve muhteşem ruh, çoktandır dünyadaki zalimlerin, kötülerin, vahşi ve sinsi yönetimlerin kabusudur. Dünya genelinde ya da ülkeler özelinde zahirde ne olursa olsun, görünürde neler yaşanırsa yaşansın, yeryüzündeki tüm adaletsiz, merhametsiz ve şeytanî odakların alttan alta huzurunu kaçıran ülke Türkiye’dir. Çünkü bu topraklardan yükselecek her güzel hareketin, her bereketli oluşumun, her adaletli idarenin, her güçlü sesin dünyanın çivisini çıkaranlardan hesap soracak birer “er çocuk” olduğunu iyi biliyorlar, bu yüzden en sinsi planlarla “er çocuk” olarak gördükleri her şeyi yok etmeye, susturmaya, engellemeye, algı operasyonlarıyla itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar. Anadolu’yu mayalayan İslam ruhu, insan ve İslam’ı ikiz kardeş kılan o asil duruş, dert ve dava dolu mümin simaları asrın birer Musa’sı olarak gösteriyor zalimlere, kalplerindeki korkuyu büyütüyor, bundan şüpheniz olmasın.

Hakkın, hayrın, iyiliğin, adaletin, merhametin, sevginin, vefanın, şefkatin, ahlakın, erdemin safından ayrılmamaya devam edelim biz; zulüm ve kötülük dolu bir dünyanın içinde gönüllüler fethederek şeytanî karanlığın üzerine doğru yürümek ve insanlığın dirilişine katkıda bulunmak kaderimiz olacak. Allah yâr ve yardımcımız olsun, kalplerimizi dini üzerinde sabit kılsın, zalimler ve kötüler topluluğuna karşı bizlere yardım etsin, amin...

**

Türkiye’deki dergiciliğin daha da güçlendiği, zenginleştiği ve çeşitlendiği bir döneme giriyor olmamız bizleri ziyadesiyle memnun etti. “Derdi” olan için dergi daha çok artık. Gerçekten “okursanız” dergilerle buluşun, barışın, dergilere sahip çıkın; göreceksiniz onlar da size sahip çıkacak, dünyayı ihya edecek soluğu, fikri, enerjiyi aşılayacak.

**

Gönüllü yaşayan ve kıtalar aşan genç dostlarımız bu ay Afrika’nın dört ülkesine sefere çıktılar, dört farklı ülkede 8 kuyu açacaklar, detaylı haberlerini Ocak ayında okuyacağız inşallah. Bu vesile ile GENÇ Şölenlerimiz açısından da bir ilki yaşıyoruz: Afrika’nın Fildişi Sahili’nde gençlik şöleni gerçekleşecek, emeği geçenlere ve öncü gönüllülere teşekkürü bir borç biliriz.

Yeni yılınızın hayırlara vesile olmasını dileriz, Ocak ayında görüşmek üzere.


Süleyman Ragıp Yazıcılar'ın Yazısı.