Teknoloji Bizi Yozlaştırıyor mu?
Asude Usluer Uğurlu
İlerleyen teknoloji bize pek çok yarar sağlıyor. Bu doğru… Çoğu işimizi kolaylaştırıyor. Neredeyse 7’den 70’e hepimiz teknolojiyi kullanıyoruz. Hem de en modern haliyle. Bilgisayardan tablete, akıllı telefonlardan televizyonlara kadar her türlü teknolojik aletle iç içeyiz. Geçim seviyesi düşük olan ailelerin bile asgari ücret kadar fiyatı olan telefonları kullandığına şahit olmaktayız.
Peki, teknolojiyle bu kadar iç içe olmak, hayatımızın bir parçası haline getirmek ne kadar doğru? Teknoloji çok mükemmel bir kolaylık olmakla beraber hayatımızı yavaş yavaş yozlaşmaya götüren bizi insanlarla iletişimden kopacak hale düşüren sinsi bir düşmandır aynı zamanda.
Bu yüzden teknolojiyi kullanırken ölçülü kullanmaya, bağımlı olmamaya ve çevremizle iletişimden kopmamaya dikkat etmeliyiz. Unutmayın, kumanda sizde. İyiye kullanmak da kötüye kullanmak da tamamen sizin iradenize kalmış.
Çocuklar için ise bu tehlike hepsinden fazla. Zira artık çocuk çok küçük yaştayken ister istemez tanışıyor teknolojiyle. Anne babada akıllı telefon, evde bilgisayar, televizyon derken minicik yaşta tanışıyorlar teknolojiyle. Minicik çocuklar kocaman adam gibi dokunmatik telefon kullanıyor. Bu durum çoğumuzun hoşuna gidiyor. Bunu çocuğun zeki olmasıyla ilişkilendiriyoruz. Oysaki bu zekâdan kaynaklanan bir durum olamamakla beraber sevimli görünse de çocuklarımız için bir tehlike teşkil etmektedir.
İzledikleri çizgi filmlerdeki sübliminal mesajlar, telefon oyunlarındaki bilinçaltı görseller çocuklarımızın tertemiz zihnini ahlaksızlıklarla dolduruyor ve dolayısıyla geleceğimizi tehlikeye atıyor.
Çocuklar sokağa çıkıp oyun oynamaz oldular… Oysa sokağa çıkıp oyun oynamak çocuğu bir nevi hayata hazırlar. Kazanmayı, kaybetmeyi ilk böyle öğrenir çocuk. Toprakla temas ederek negatif enerjilerden, radyasyonun etkisinden kurtulur. Fakat bilgisayar oyunu oynayan bir çocuk kaybetmeyi öğrenemez. Çünkü bilgisayar oyununda eninde sonunda çocuk kazanır. Hayatta da hep böyle olacağını düşünür.
Gençler için tehlike belki daha kötüdür diyebiliriz. Çünkü sosyal medya, oyun vs. derken gençlerimiz telefon bağımlısı oldular. Şöyle çevremize bir baktığımızda otobüste, duraklarda, okulda her yerde başları önlerinde telefonla meşgul, neredeyse önlerine bakmaktan aciz haldeler. Etrafındakilerle iletişim kurmak, büyüklere yer vermek gibi yoksunluklardan bahsetmiyorum bile.
Hülasa topluca teknolojinin esiri olmuş yozlaşmaya doğru gidiyoruz. Bunu engellemek bizim elimizde. Teknoloji ile bağımızı biraz daha azaltmak, mümkün mertebe ihtiyaç dâhilinde kullanmaya çalışmak almamız gereken tedbirlerin başında gelir. Çocuklarımızı teknolojiyle biraz daha geç tanıştırmak da bir tedbir olabilir.
Fransa’da 0-3 yaş çocukların çizgi film kanalı dâhil televizyon izlemesi yasak. Çünkü insan beyni 0-3 yaş arasında o kadar aktif çalışıyor ki saniyede 25 kareyi hafızasına alabiliyor. Bunun benzeri tedbirler de etkili olabilir. Her aile kendi çocuğu için belirli kurallar koysa ve bunlara başta kendileri uysa her şey daha güzel olabilir. Çocuklara küçük yaşta tablet almak yerine onları daha fazla oyun oynamaya ailece vakit geçirmeye alıştırmak daha doğru olacaktır. Anne baba ailece vakit geçirmeye, çocuklarla oyun oynayıp beraberce ders çalışmaya, çocukların halini hatırını sorup, ev işlerini bile zevkli hale getirerek beraber yapmaya gayret ederse o zaman çocuklarda teknolojik aletlerle uğraşmaya sanal dünyada oyuna dalmaya ihtiyaç duymayacaktır.
Tüm bunları dikkate alarak illa ki “psikolojik danışmanlık alalım” anlayışıyla bakmayalım meseleye; çare, çözüm biraz da kendimizde…
GENÇ'ın Yazısı.