Büşra Nur Karaarslan

Şimdilerde, cinsel obje kimliğine koşulsuz razı olup vitrin olmaya hak kazanmış başörtülü biri “bugün ne giysem?” isimli yarışmada finale kalıyor ve kardeşim programı modaya olan sonsuz “itaat”iyle izliyor. TV’nin düğmesine sertçe dokunurken, usulca sesleniyorum: “Kardeşceğizim, hadi üşenme de  azıcık düşün! Giydiğini sandığın şey, soyunduğun dinine mâl olmasın!”

Hey sen var ya sen, mükemmelsin, neden gizleniyorsun? Müslüman mısın? Canım ne olacak biz de Müslüman’ız, pek/âlâ hem örtülü hem modern  olabilirsin. İçindeki cevheri uyandırmaya ne dersin?

“İçinizdeki öküze oha deyin” kitabının adını ödünç alıp, İslami modacılara tokat niyetine çarpmak istiyorum! “Giyin süslen, tak takıştır, bir de üstüne peçeteni (affedersiniz örtünü) yapıştır” usulüne son vermenin tam zamanı derken, bir grup genç güya DERT’lenmişler, kitlelere seslenmeye niyet  etmişler, ah hiç de iyi etmemişler.

-Ayşe giyiyor, çarşaflı annesi bir şey demiyor, Fatma’nın babası da aç başını kamuda çalış diye ısrar ediyor. Hem Hatice böyle giyindi diye seçkin  odacılar  tarafından “işte benim tesettür anlayışım bu” sözleri ile alkışlandı, benim de onlar gibi “örnek” olmam lazım, değil mi ama?

Sevgili bacılar, bu yazıyı bir erkek kaleme alsa, “aman sen de adam, ne anlarsın kadın psikolojisinden!” deyip kolayca sıyrılırdım işin içinden. Ama bu  yazıyı bir erkek değil hem-cinsiniz kaleme alıyor, hem de sizi onaylamıyor!

Çar-çaput curcunası neden ülkemize geldi? “Moda ve Zihniyet”te, Fatma Barbarosoğlu’nun sözüne kulak kabartırsak, değerlerimizi linç edip, bizi sağlam  kılan dinimizi, moda diye yutturulan materyalist inanca kurban verdiğimizi üzülerek duyumsuyoruz. Bu da yeni bir konu değil, lakin yeni olan: Artık tesettürlü moda dergileri, raflarda, çıplak kadın kapaklı dergilerin arasında boy gösteriyor! Sizce de tuhaf değil mi yaşananlar, artık örtümüzü başımızdan  “Müslüman’ım” diyenler çekiyor, biz de memnuniyetle soyunuyoruz tesettür giysimizi.

Abesle iştigalsin nefsim, bu ne örtü bu ne tesettür turşusu vb  atasözlerini yıllar sonra çocuklarımız dillerine dolarsa hiç şaşırmayalım, olur mu derken; hemcinsimiz olmayan onlarcasının, bizim soyup soğana bile  çeviremediğimiz, soyarken cücüğe indirdiğimiz örtümüzle dalga geçtiği aklıma geldi. Şimdi cücükleri sokaktakilerin başlarından çeksem şizofren teşhisi  ile hapis cezasından kurtulur muyum diye düşünüyorum. Sonra zihnimdeki hayal balonunu kardeşimin kitapları arasında tevafuken bulup çuvaldız  niyetine katladığım Âlâ ile patlatıyor ve sadece buğz ediyorum.

Efendimiz “Cennet annelerin ayakları altındadır” derken, acaba bizi de kastediyor mu diye düşünürken ben şimdilerde, cinsel obje kimliğine koşulsuz razı  lup vitrin olmaya hak kazanmış başörtülü biri “bugün ne giysem?” isimli yarışmada finale kalıyor ve kardeşim programı modaya olan sonsuz  “itaat”iyle izliyor. TV’nin düğmesine sertçe dokunurken, usulca sesleniyorum: “Kardeşceğizim, hadi üşenme de azıcık düşün! Giydiğini sandığın şey, soyunduğun dinine mâl olmasın!”


GENÇ'ın Yazısı.