Cafcaf’ın kardeşi; Hacamat’ın abisi CF Dergisi, Eylül 2015 itibariyle hayatımıza giriş yaptı… Genel Yayın Yönetmenliği’ni Asım Gültekin’in yaptığı CF’de birçok önemli isim yazılarıyla “kültür üretiyor.”

Dergilerin konuşulduğu ortamların klişe birkaç sözü vardır. Bunlar olmazsa olmaz; söylenmezse “bir şey eksik” kalır. Cemil Meriç’in “dergiler hür tefekkürün kalesidir” sözü bunlardan birisi olup, yine merhum Cemil Meriç ustanın “Türkiye bir dergi mezarlığıdır” ifadesi birbirlerini tamamlar nitelikte karşımızda durmaktadır.

Ülkemizde birçok gündem maddesi var; siyaseti bir kenara bırakacak olursak dünyada dördüncü güçten birinci güce doğru ivme kazanan medya, gündemin temel unsuru konumunda. Burada da bir vurgu var ki, belki de bazılarımızın pek alışık olmadığı, aslında hayatımızın bir yerine dâhil olmuş ama nedense farklı algılarla oluşmuş bir anlayış…

Dergiler dedik ya, bu ürünler belki de ülkemizin son yarım asırdaki çizgilerini, düşünce anlayışını oluşturan attıkları tohumlarla her yeri iyi veya kötü meyve bahçesine çeviren birer kale, birer mektep. Bu mekteplerin ürettiği söz ise kültürel iktidar, popüler kültür, modernizm gibi kavramların muhtevalarını tamamlar durumda, yeni yeni entelektüel çevrelerin hazırlanmasını oluşturur şekilde…

Biz de bu anlamda, yukarıda bahsini ettiğimiz hususları göz önünde bulundurarak, Türkiye’de kültürel iktidarın özgürleşmesini savunan; eldeki imkanlarla sanata da, edebiyata da, hayata da dokunabileceğimizi; karikatürün ve çizgilerin gücünün önemli olduğunu söyleyen Civanmert-Fedakar dergi; CF Dergisi’nin ekibi ile görüştük…

Bakalım, “Neden CF’desin? CF senin için ne anlam ifade ediyor?” sorularımıza ne türden yanıtlar vermişler…


CF Bu Âlemin Muhammed Ali’si

Ahmet Altay

Edebiyat ve kültür ile alakalı düşüncelerimi çizgi diliyle anlatmayı önemsiyorum. Bu bağlamda CF benim için güzel bir imkân ve fırsat. Merdümgiriz çizerin CF’de olması kaçınılmaz; bir de Asım Gültekin’i seviyorum sanırım. :)

Gerçekten özgür, gerçek muhalif ve popüler kültür yozlaşmasından etkilenmeyecek olmasına olan inancım. Sözü ile özünün arasında farkın olmaması benim için vazgeçilmez bir kıstas.

CF, kültür-edebiyat dünyasının Muhammed Ali’si. Kültürel iktidar meselesini ilk ortaya koyan ve dillendiren CF. Umut ediyorum ki kültürel faşizm CF’nin birkaç sağlam ve sert yumruk darbeleriyle nakavt olacak. CF denince hemen aklıma “civanmert-fedakar” tanımı geliyor. :)


CF Muhalefetin Temsilcisidir

Sinan Özyurt

Kendini sağcı ya da muhafazakar olarak tanımlamadığı, İslamcı bir duruşa sahip olduğu için CF’deyim.

CF, düşünce, edebiyat ve sanat alanlarında sağlam bir duruşu ve kaliteyi temsil ediyor. Fikriyatından tasarımına kadar, canlı, dinamik, sıcak, cana yakın bir dergi. Çok somut önerileri var. Bir şeylerin değişmesini, daha iyi olmasını teklif ediyor. Kitabı merkeze alıyor, unutulmaması gereken öncüleri önemsiyor, her daim hatırlatıyor. Hepsinden önemlisi bir derdi var ve dert ortaklarını çoğaltmaya azmetmiş görünüyor.

Bir derginin gücü düşünce dünyasından ve ekibinden kaynaklanır. Her iki açıdan da CF’nin “yumruğu güçlüdür” diyebiliriz. Kültürel iktidar meselesi için de şu söylenebilir. Milletinin kültüründen kopmuş, mankurtlaşmış bir aydın sorunu ve Batı karşısında ezik bir azınlığın kültürel hegemonya kurma girişimi yıllardır süregelmektedir. CF bu hegemonya kurma girişimine muhalefetin de temsilcisidir.


Hikâyeye Sadık Kalmak İçin CF’deyim

Güray Süngü

Farkı; meseleye böyle bakmıyorum, şu özelliği nedeniyle CF’deyim dersem bir şeyi överken başka bir şeyi yermiş olurum. Dergiler iyidir.

Kültürel İktidar; Bu mesele bana kalırsa balon. Ortada bir iktidar filan yok. Kültürel iktidarın solun elinde olduğu, bunu bir takım enstrümanlarla, dergileriyle, ödülleriyle, fuarlarıyla elinde tuttuğu filan söyleniyor elbet. Söyleyenlerin haklılık payı vardır ama bende mesele böyle değil. Birileri allayıp pulluyor bazı şeyleri diye o şeyler değer kazanmaz. Bu ülkede sessiz ve derinden, bağırtısız çığırtısız şiirini yazan, hikâyesini anlatan, düşüncesini kitaplaştıran insanlar hep vardı ve onlar birkaç nesil yetiştirdiler. Kültürel iktidar dediğin iki tane sergiye üç gavuru davet etmek türünden bir şey değil. Yani benim derdim değil bu mesele.


Meseleye Vâkıf Ekip CF’de

Yunus Emre Özsaray

Böyle iri laflar edip sonra altında kalmak istemem. Şunu değiştirmek, bunu hizaya sokmak değil derdim. Burada yazan insanlar işlerini muhabbetle yapmaya çalışıyorlar. Muhabbetle yapılan işler de güzel sonuçlar veriyor. Zaten böylesi bir muhabbet ortamında ortaya çıkacak işler, bir şeyleri ister istemez değiştirecektir.

CF hareketli bir dergi… Muhabbetle hareket birleşince ortaya çıkan şey de bereket CF hareketli bir dergi… Kendi tarzındaki dergilerde de hareket vardır belki… Ama asıl sorulması gereken burada “Hareket enerjisini nereden alıyor?” olmalı. Söylediğim gibi CF’nin hareketi; enerjisini, aklımın ermeyeceği bazı teknik meselelerden değil muhabbetinden alıyor.

Kültürel iktidar kavgasında CF’nin ve ekibinin mücadelesi bugün başlamadı. Buradaki insanlar bunun kavgasını uzun süredir veriyorlar. İdmanlılar yani. Ortada bir maç varsa, bir kavga olacaksa ya da ne bileyim sportmence mücadele edilecekse her türlü hazır burada bulunan ekip. Bir kere kimseyi yok saymıyor, görmezden gelme gibi bir hastalığı bünyesinde taşımadığı için kültürel iktidarın kolektif bir mücadelenin ürünü olacağının bilincinde, meselenin künhüne vakıf halde yani CF ekibi.


Takip Ettiğime Emek Vermek İçin: CF

Suavi Kemal Yazgıç

Eğer bu ekipten hiç kimseyi şahsen tanımasaydım CF benim bayiden görüp takip ettiğim bir dergi olacaktı. Takip etmek istediğim dergiye emek verme fırsatı bulduğum için CF’deyim.

CF içeriği ve iddiasıyla farklı bir dergi. Rağbette olana, alkışlanana değil rağbet edilmesi, alkışlanması gerekene dikkat çeken ve dikkatleri çekmeyi amaçlayan bir dergi.

Türkiye’de kültürel iktidar kavgasını “kültüre” önem verilmemesine bağlıyorum. Çünkü bu kavga söyleminin odağında ödüller, yıllıklar gibi kültürel faaliyetlerden ziyade o faaliyetlerin sonuçlarını kamuoyuna sunan ikincil faaliyetlerin sorgulanması yer alıyor. Bu kavgaya dâhil olmak bizi var olan sisteme entegre olmaktan ve bizi meşru kılan zemini terk etmekten öte bir sonuca götürmez. Söyleyecek sözü olan insanları buluşturan CF’nin kıblesini yitirmemesi kaydıyla sözü de güçlüdür diyebilirim.


Salih Yüzgenç'ın Yazısı.