Rekor Kırmak İçin Kendini Paralayan Millet
Bir Guinness çılgınlığıdır gidiyor. Biz millet olarak her şeyi abartmayı seviyoruz herhalde. Aslında çocukların hayal gücünü geliştirerek kitap okuma alışkanlığı kazandırmak ve dünyadan ilginç bilgiler vermek amaçlı bir kitap olan Rekorlar Kitabı’na girmek için elimizden geleni ardımıza koymuyoruz. Bu kitap her sene yeni baskı yapıyor, dolayısıyla bizde de her sene yeni vesilelerle bu kitaba girme çabası hiç eksik olmuyor. Bayağı da başarılıyız hani: “Dünyanın en uzun burunlu adamı”, “dünyanın en uzun boylu adamı”, “dünyanın en uzun ayaklı insanı”, “dünyanın en büyük elli kişisi”, “en kısa kadın”, “dünyanın en büyük etiketi”, “dünyanın en büyük forması” gibi rekorların sahipleri memleket evladı.
Bunlarla kalsak iyi de sırf Rekorlar Kitabı’na girebilmek için ortaya konan bazı gayretler var ki akla ziyan. Mesela Kırıkkale’de iki kasap en kısa sürede eti kemikten ayırma rekorunu kırmaya uğraşıyorlarmış. İki arkadaş tek başlarına dana budunu 1 dakikada, dana kolunu 45 saniyede ve dana kaburgasını 4 dakikada etinden sıyırıyorlarmış. Bu ara et pahalılığından bu uğraşlarına ara vermek zorunda kalacaklar belki ama sırf bunun için rekor kırmaya değer mi?
Guinness çabamıza dramatik bir örnek de var. Çankırı’da vatani görevini yaparken solunum yetmezliği nedeniyle tezkeresine 3 ay kala vefat eden 70 yaşındaki Ahmet Vatansever kızlarına, askerlik sonunda Rekorlar Kitabı’na girmeyi umduğunu söylemiş. Acı ama öğretici…
Daha yığınla örnek sayılabilir. Bir şehrimizin Milli Eğitim camiası mesela, 23 Nisan kutlamaları için 1001 öğrenciden oluşan koro ile rekor kırmak hedefliyormuş. Yine İzmir’deki bir gelinlik firması, hazırladığı dev gelinlik ve duvakla malum kitapta yer bulma çabasındaymış. Ne diyelim, bu gidişle herhalde şu unvan da bizim olacak: “Rekorlar Kitabına girmek için en çok uğraş sarf eden millet olma rekoru…”
Mehmet Köprülü'ın Yazısı.