Referandumdan sonra başlayan ve % 42’yi ya da % 58’i anlamak gibi gayet sevimli ve biraz da naif bir içeriğe sahip tartışmaların bizim dışımızdakileri anlama konusunda bir faydası olacağını umabilir miyiz? Aslında sağlam bir zemini olmasa da bu ümide ihtiyacımız var. Hayat tarzının diğer hayat tarzının tehdidi altında olduğunu ciddi olarak düşünen insanların çoğunlukta olduğu bir toplumda yaşıyoruz. Ümitlerin değil korkuların belirleyici olduğu bu toplumda ancak konuşarak ve anlaşarak ortak bir yaşama alanında buluşabiliriz.

Başka çaremiz yok. Bunu yapmaya çalışmamız hem bizim hem de karşımızdakinin istifade edeceği bir sağduyu ortamına hayat verecektir. Bu ortam her şeyden önce dünya hayatının ne anlama geldiğini fark ettirebilecek bir dinginlik ve sekineti temin edecek. Durmadan düşünemeyiz çünkü. Durup düşünmek her ferdin tek başına yüzleşeceği bir hesabın var olduğunu fark ettirebildiği ölçüde kıymetlidir. Diğer türlü kavga ve tartışma ortamı bizden hesabımızı toptan tahsil etmek isteyecek ki bunun bazıları için salim bir son olmayacağı açıktır. Bazıları? Hesabının tek tek alınmasını istemeyenler. Vicdanları ile yüzleşme cesareti olmayanlar. Ötelerle ilgili bir kaygısı olmayanlar.

Konuşmak, yüzleşmek ve anlamaya çalışmak iyidir, acı gelse de  sancılı olsa da böyle devam etmekte fayda var.


Mehmet Köprülü'ın Yazısı.