Okul

Türk Dil Kurumu, okulu; her türlü eğitim ve öğretimin belirli bir müfredata göre uygulandığı yer olarak tanımlıyor. Halk arasında “insan torna tezgahı” gibi ilginç tanımları da var. Dil kökeni olarak ise Latince ve İngilizce’deki “school” gösteriliyor. Fakat okumaktan okul olduğu bunun da Fransızca’daki “ekol” kelimesi ile çağrışım yapılarak türetildiği daha yaygın bir görüş. Okul denildiğinde bazen bir şehrin ya da bir sanatçının fikir akımı da algılanır. Bauhaus, Frankfut Okulu, Barbizon Okulu vb. Dilimizde okul yerine mektep ifadesi de kullanılır.

Diriliş Zeytune Üniversitesi İle mi Başlayacak?

İslam’ın ilk üniversitesi olarak bilinen Zeytune Üniversitesi memleketi olan Tunus’ta siyasi karmaşıklıklardan dolayı engellemelerle ve eylemle anılıyor son zamanlarda. Ezher ve Kayravan gibi üniversitelerden bile eski olan Zeytune Üniversitesi’nin tarihi 698 yılına dayanıyor ve İbni Haldun’dan Ebul Kasım Eş Şabi’ye kadar İslam düşünce ve sanatına yön vermiş isimler bu üniversiteden mezun olmuşlardır. Fakat bu günlerde Tunus’taki Zeytune Üniversitesi değil Amerika’daki Zaytuna Koleji ve enstitüsü konuşuluyor. Hamza Yusuf (eski adı Mark Hanson) önderliğinde kurulan bu kolej ve enstitü dünya çapında birçok ilahiyat fakültesi ile iletişim halinde ve birçok ülkede eğitim programları sunuyor. ‘‘Işık Doğu’dan Gelir’’ (ex oriente lux) düşüncesi ile hercümerç olmuş bizler güneşin batıdan da doğabileceğine hazırlıklı olmalıyız.

Mahalle Mektebi

Eylül ayı itibari ile 5. yayın yılına ulaşan Mahalle Mektebi Konya merkezli dünya ufkunda bir dergi. 25 sayıdır sadece edebiyat değil hayatı da önceleyen bu dergi, Ulvi Kubilay Dündar hocanın öncülüğünde çıkarılmaktadır. Derginin mutfağında Abdullah Harmancı’dan İbrahim Demirci’ye Konya’nın güzide yazarlarının yanında birçok usta ve genç yazar eserleriyle yer almaya devam etmektedir. Ne diyelim nice yeni beşinci senelere...

Mektebin Bacaları

Okula, okula gidene, okuldan gelene, öğretmene sayısız şarkı türkü yazılmış söylenmiştir ancak beni en çok etkileyeni Mektebin Bacaları türküsüdür. Bu türküyü söyleyenler içerisinde de farklı sesi ve yorumundan ötürü Oğuz Aksaç’ı beğenirim. Türküdeki “vay lele vay le le” kısımları uzun zaman dilimde takılı kalmıştır. Türkünün giriş sözleri şöyledir. “Mektebin Bacaları, Ders Verir Hocaları, kim yarimi sorarsa, odur birincileri vay le le lele vay le le lele”

Tevhid İyi Peki Ya Tevhidi Tedrisat?

1924 yılında çıkarılan Tevhidi Tedrisat Kanunu ile her türlü eğitim veren kurum ve kuruluşlar Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlanmışlardır. Bu kanunun akabinde de tekke ve zaviyelerin kapatılması ve Harf Kanunu gelmiştir. Osmanlı’dan gelen mektep ve medrese ayrımına mahalle mekteplerini ve medreseleri kapatarak son veren bu kanunla ülke nüfusunun tamamının Müslüman olmadığı gerekçesiyle okullarda Kur’an, Arapça, Farsça, Din dersleri kaldırılmıştır.

Ölü Ozanlar Derneği

Okul ile ilgili sayısız yerli yabancı film çevrildi. Hababam Sınıfı’ndan tutun da Agora’ya kadar birçoğunun repliklerini ezbere biliriz. Fakat okul denildiğinde okulun tek tipleştirme özelliğine karşı çıkan fimler daha etkileyici gelir benim için. Bunların başında da Ölü Ozanlar Derneği filmi vardır. Elbette bu aslında bir kitap çevirisiydi. Elbette kitapta Robin Williams’ın jest mimikleri yoktu. Bu yüzden kalite anlamında kitap filmin bir tık gerisinde kalır. “O kaptan benim kaptanım” cümlesi bir slogan gibi yer etmiştir izleyicilerde. Film özünde okulun eğitim değil öğretim yuvası olduğunu savunur, disipline karşı çıkar.

Köy Enstitüleri

Milli Şeflik döneminde Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’in yönetiminde 1940 yılında köy okullarına öğretmen yetiştirmek amacıyla (!) kurulmuş okullardır. 21 bölgede kurulmuştur. Okul müfredatında kültür, ziraat ve teknik dersler verildiği belirtilse de 1945 yılında ABD’den yardım isteyen Milli Şef İsmet İnönü’ye Truman Doktrini ile yardımlar başladı ancak doktrinin içeriğinde Kominist Sovyet sisteme benzediği ve köylüleri komünizme özendirdiği gerekçesiyle köy enstitülerinin kapatılması şartı da vardı. Bu şartlar kabul edildi yardımlar başladı ve 1954’te Köy Enstitüleri tamamen kapatıldı ancak o dönem öğretmen olanların yetiştirdiği nesillerin etkisi uzun yıllar sürdü.

İmam Hatip Ruhu

Okul başlığı altında ülkemizde eğitim veren kurumları sınıflandırabiliriz ancak bunu az çok hepimiz biliriz. Bunun yerine bir ruhtan bahsetmek isterim. Elbette kutsiyet atfetmek de doğru olmaz ama imam hatip bir okul ya da ekol değil bir davanın, bir kavganın adıdır. Her fırsatta önü kapatılmaya çalışılan, ruhu parçalanmaya çalışılan ama milletimizin maddi manevi teveccühleriyle ayakta kalan, yükselen bayrağımızı yükselten bir kurum oldu imam hatip. Ve ortaöğretim okulu olmasına rağmen çoğu üniversiteden daha güçlü kimlik ve aidiyet aşılamıştır öğrencilerine. Kendisi engellemelerden ötürü imam hatipte okuyamayan arkadaşlarımızın da mutlaka çocuklarını, yeğenlerini imam hatiplere yönlendirmesini öneririm.

Okulsuz Toplum

İvan İllich’in başkaldırı kitabıdır Okulsuz Toplum. Okulları statükoya asker yetiştiren bir kışla olarak görür. Hükümetler okullar üzerinden gelişimi durdurmuştur. Eğitime harcanan paralar en tabii ihtiyaçların önüne geçmiştir. Yoksul aileler rızkından kısıp eğitime para harcamaktadır. Sanayi devriminden sonra okulların gelişmeye mani olduğunu, nihai amaç olan meslek ediniminin usta çırak ilişkisindeki gibi çok küçük yaşlarda olabileceğini anlatır.


Sami Yaylalı'ın Yazısı.