İbrâhim b. Edhem bir grup arkadaşıyla birlikte idi, gündüzleri çalışıp onlara harcardı. Akşamleyin oruçlu olarak bir yerde toplanırlardı ve İbrâhîm b. Edhem her seferinde işten geç dönerdi. Arkadaşları bir akşam birbirlerine: “Gelin bu akşam da iftarı onsuz yapalım, geldiğinde kendisine yiyecek bir şey kalmadığını görür ve bundan sonra zamanında gelmeye çalışır” dediler.

İbrâhim dönünce arkadaşlarını uyur vaziyette buldu. Kendi kendine: “Zavallılar, herhalde yiyecek bir şey bulamadılar” dedi. Ve oradaki undan bir miktar alıp yoğurdu. Fırının ateşini yaktı ve yoğurduğu çöreği fırına attı. İbrâhim dirseklerini toprağa koymuş ateşi üflerken arkadaşları uyandılar ve ne yaptığını sordular. İbrâhim arkadaşlarına: “Kendi kendime, ‘bunlar herhalde akşam yemeğini bulamayıp uyudular’ dedim. Çörek hazırlanana kadar da uyandırmak istemedim” dedi. Arkadaşları mahcup bir vaziyette birbirlerine; “Bir bizim yaptığımıza bakın, bir de onun yaptığına” dediler. (bk. İsmail Hakkı Bursevî, Rûhu’l-Beyân, 3. Cilt, 271. Sayfa)


Alican Tatlı'ın Yazısı.