İlk gelen vahyin ardından Hira’dan vecd, heyecan ve şaşkınlık içinde evine dönen Kutlu Elçi, gördüklerini kıymetli refikasına anlattır. Ürperdiği ve sıra dışı bir hadisenin gerçekleştiği her hâlinden bellidir. Hz. Hatice Annemiz, vefakar insan, yıllardır bizzat şahit olduğu üstün ahlak özelliklerine atıf yaparak şu şekilde teselli eder eşini:

- “Endişe etme, çünkü sen, merhametlisin, doğru sözlüsün, emanete riayet edersin, güzel bir ahlak sahibisin!»

Ne müthiş bir tablo. Bir yanda nübüvvetin son halkası Kutlu Elçi, diğer yanda olgunluk abidesi zevcesi. Hira’da her ne yaşanırsa yaşansın, Hz. Hatice Annemiz pek metin. Çünkü elinde dünya durdukça alemin direği olacak, insanlığı aydınlatacak kıymet ölçüleri var: “Merhamet, doğru sözlülük, emanete riayet, güzel ahlak.” Ne olup bittiğini henüz bilmese de, bildiği şeyler yetiyor kendisine, “korkma” diye teskin ediyor Kutlu Nebi’yi, “korkma, Allah seni utandırmaz” diyor.

Yeryüzünde hak ve hakikat adına gayret gösteren, hayırların fethi için çabalayan herkesin dönüp dönüp bakması gereken eşsiz bir manzaradır bu. Peygamberlik gibi büyük bir lütfun nasıl temiz bir sineye emanet edildiğinin en berrak aynasıdır. Bu berrak aynadan hisseler almalıyız kendimize. En yakınlarımızın yürekten şahitlik edeceği güzel sıfatlarımızın hayatımızda ne büyük bir önem arz ettiğini ve kötülüklere karşı nasıl bir sigorta olduğunu iyi kavramalıyız. Aynı zamanda, Allah’tan, ahiretten, kutsaldan bahsediyorsak eğer, ahlakımızın da bizi tasdik edip etmediğinin hayati bir nokta olduğunu iyi bilmeliyiz. Kalbimizdeki saffetin bizi her an Allah’la dostluğa taşıyabilecek vesilelerden biri olabileceğini gözden kaçırmamalıyız. Çıkmış olduğumuz ebedî gençlik yolculuğunda “merhametli, doğru sözlü, emanete riayetkar ve güzel ahlaklı” olduğumuz sürece, sonsuz hayra gebe olan bu güzel sıfatların pek çok güzelliği üzerimize çekebileceğini unutmamalıyız.

Kalbimiz merhamet ve sevgiyle attıkça, gönüllü olarak insanlığın derdiyle dertlendikçe korkmayalım. Korkmayalım çünkü hüsnü zan edelim ki kalbimizdeki tüm güzel manalar ve hayatımıza yansıyan tüm güzel davranışlar bakarsınız lisan-ı hâl ile “korkmayın, Allah sizi utandırmaz” diye seslenecek derinlerden. Layık olmayı dileyelim Rabbimizden...

**

Bu sayımızda ülkemizdeki eğitim dilinin İngilizce olmaması gerektiğini kapağa taşıyoruz. Teklifimiz net: İngilizce öğrenmeye varız, İngilizce ile eğitime yokuz! Yokuz çünkü konuyu sadece bir «dil» meselesi olarak algılamıyoruz, süslü ve zamana çok uygun görünen bu hadisenin aynı zamanda “din, tarih, kültür ve medeniyet” meselesi olduğunu da biliyoruz. Bu yüzden küresel boyuttaki “dil cambazlığına” karşı teyakkuzda olmak gerektiğini vurguluyoruz dosyamızda.

**

Dergimiz 10. senesinde, uzun ve bereketli bir koşu bu bizler için. Sizler neler hissediyorsunuz peki? Dergimizle, derdimizle, çizgimizle ilgili duygu ve düşüncelerinizi paylaşır mısınız bizimle? Bizler birbirimizi ayna olarak gördük bugüne kadar, her daim tecrübelerinize, rehberliğinize, paylaşımlarınıza ihtiyaç duyuyoruz, bekleriz.

**

“Fikir, ilham ve heyecan” kaynağı olacağına inandığımız hediye kitabımız okuyucularımızla buluştu. El ele verelim ve 10. senesinde olan GENÇ’i daha çok gençle buluşturalım, ne dersiniz, destek olur musunuz?

Nisan ayında görüşmek üzere. Huzur ve kardeşlik ile.


Süleyman Ragıp Yazıcılar'ın Yazısı.