Kar Fotoğrafının Püf Noktası
Türkiye’nin bazı bölgelerinde kış olanca şiddetiyle devam ediyor. Özellikle Doğu Anadolu’nun birçok ili beyaza bürünmüş durumda. Batı illerinde birkaç günlüğüne kendisini gösteren kar yağışı sıcakların artmasıyla hemen kayboldu. Ama bu arada fırsatını bulanlar kar manzaralı fotoğraflar çekmeyi ihmal etmediler. Köşemize de çok fazla sayıda olmasa da kış temalı fotoğraflar geldi, gelmeye devam ediyor.
Nuh Orun klasik kar fotoğrafları yerine farklı bir tarz denemiş. İyi de yapmış. Fotoğraf ilk bakışta hemen farklılığını hissettiriyor. Genel olarak başarılı bulduğumu belirtmeliyim. Akşam karanlığında sokak lambaları ışığında çok güzel bir fotoğraf olmuş. Sokak ışıklarının sarı tonları beyaz karla birleşince oldukça güzel bir atmosfer ortaya çıkmış. Belki biraz daha geniş bir açıyla kareye bir bina girseymiş muhtemelen ışığın etkisini daha net bir şekilde görmemiz mümkün olurmuş. Soldan ve sağdan biraz daha kareye girecek ayrıntılar derinlik hissini oldukça arttırılabilirmiş gibi duruyor. Sağ alt köşede görünen buz tutmuş suyun daha görünür olması da kareye ayrı bir büyü katabilirmiş sanki. Ama bunlara rağmen alışılmışın dışında yaptığı çekim, kar fotoğrafı çekmek isteyenlere farklı fikirler vermek için iyi bir örnek olmuş.
Emre Karakuzu’nun geniş bir alanı gösteren kar manzara fotoğrafı bu tür ortamlarda dikkat edilmesi gereken küçük ayrıntıları göstermesi bakımdan faydalı bir örnek olmuş. Bilindiği gibi birçok fotoğraf makinesinde ‘kar veya kış’ diye hazır bir ayar bulunur. Özellikle tamamen beyazla kaplı karlı alanlarda bu hazır ayar çok işe yarar. Bunun sebebi de şudur. Fotoğraf makinesi karla kaplı bir yüzeyde ölçüm yaparken çoğunlukla yansımadan dolayı yanılır ve alanı olduğundan daha aydınlık görür. Bu sebeple çekilen fotoğraflar çoğunlukla olması gerekenden daha karanlık şekilde görünür. İşte kar veya kış ayarı bu yanılmadan dolayı daha az ölçülen pozlamayı telafi etmek için genellikle diyafram değerini 2F durağı oranında artırır. Mesela makine normal ölçümde diyafram değerini f16 veriyorsa, makine bunu telafi etmek için f8 ile çekim yapar. Bu sayede fotoğraf olması gerektiği kadar ışık alır ve gerçek değerlerinde çekilmiş bir fotoğrafa ulaşmış oluruz. Eğer makinenizde bu ayar yoksa bile kendiniz manuel olarak aynı şekilde, makinenin ölçtüğü diyafram değerini artırarak çok güzel fotoğraflar çekebilirsiniz. Bu bilgiler ışığında kar manzarası fotoğrafını değerlendirirsek en baştan şunu söylememiz gerekiyor; fotoğraf yukarıda bahsettiğimiz teknik nedenlerden dolayı olması gerekenden daha az pozlandığı için karanlık görünüyor. Bu sebeple kar üzerinde yer alan ayrıntıların bir çoğunu seçmek mümkün değil. Daha aydınlık bir fotoğraf çok daha çarpıcı olurdu. Ayrıca bu gibi kar manzaralarını güneş doğarken veya batarken yani güneşin ufukta düşük olduğu altın saatlerde çekersek hem kar dokusunu çok iyi yakalarız hem de şekillerin daha iyi ortaya çıktığı derinlikli fotoğraflar yakalayabiliriz.
Kar fotoğrafları eğer dikkat edilmezse renkli çekseniz bile doğal olarak siyah-beyaz fotoğrafa dönüşme riski taşırlar. Mustafa Daş’ın Konya’dan gönderdiği üst geçitte yürüyen insan manzaralı kar fotoğrafı tam da bunu gösteriyor. Fotoğraf genel olarak, kış, soğuk ve kar duygusunu çok iyi yansıtıyor. Çekim açısı da iyi ayarlanmış. Ancak dikkat ettiyseniz fotoğrafta dikkat çekici ve çarpıcı bir unsur eksikliği var. Bu gibi ortamlarda şöyle bir yol izleyebilirsiniz. İyi bir kompozisyon için siyah beyaz kar manzarası üzerine tek bir renkte öğe kullanarak çekim yapmak çok iyi sonuçlar verecektir. Örneğin kırmızı, sarı veya turuncu elbiseli birisi veya bu renklerde bir şemsiye büyük bir zenginlik katacaktır. Çünkü tek renkli konular özellikle kar üzerinde son derece etkili sonuçlar üretebilir.
Ayşegül Şanlıoğlu’nun karla kaplı kırmızı meyveli ağacı bir önceki fotoğrafta söylediğimiz kırmızı rengin çarpıcılığını gösteren örnek bir fotoğraf olması bakımından köşemize alıyoruz. Gerçi fotoğraf biraz daha geniş bir kadrajla, daha fazla beyaz kar ve buzun kareye girdiği bir fotoğraf olarak düşünülseydi bu çarpıcılık çok daha belirgin hale gelebilirdi. Çünkü o zaman genişçe bir beyaz içerisinde kırmızı fotoğrafa önemli bir kimlik katmış olurdu.
Feyza Macit’in kurumuş deve dikeni üzerine birikmiş karı gösteren fotoğrafını birkaç hatırlatmaya imkan verdiği için değerlendirmeye almaya karar verdim. Birincisi fotoğraf cep telefonuyla çekilmiş. Tabi bunun sonucu olarak esas çekmek istediğimiz noktayı netleme konusunda başarısız olmuş. Dikkat ederseniz fotoğrafın yakın kısmı flu, arka kısmı net olarak çıkmış. Bu da cep telefonlarının özellikle yakın konuları netlemede yaşadığı sıkıntılardan ileri geliyor. Çünkü cep telefonları, fotoğraf makineleri gibi netleme noktasını seçmede ve stabil bir şekilde netlemede çoğunlukla başarısız olabiliyorlar. Cep telefonuyla bunun gibi aykırı renklerin olmadığı hassas konularda dikkat etmeden ve ayarları çok iyi yapmadan fotoğraf çekmek gerçekten çok zor bir uğraş. Eğer bu kareyi bir fotoğraf makinesiyle çekme imkanı olsaydı, makro ayarıyla çok kolay bir şekilde daha yakından ve dikenlerin ayrıntılarını bütün çarpıcılığıyla gösteren bir fotoğrafı kolaylıkla çekebilirdik. Atalarımız boşuna söylememişler ‘alet işler, el övünür’ diye.
H. İbrahim Kurucan'ın Yazısı.