Başlığı okumadan geçin; sağ elinizdeki, çantanızdaki, kütüphanenizdeki kitaplara bakın bir de çok satan kitaplar listesindeki sıralamaya, birbirleri karşısındaki orantısal benzerlik size başlıktaki sorunun cevabını şıp diye gösterecektir.

Kim, kimi bize neden sevdiriyor? Niye sevdiriyor? Okuyacağımız kitapların listelerine kim karar veriyor?

“Bestseller” dünyası hepimizin bir şekilde dikkatini çekmeyi başarmıştır. Sonuçta hepimiz aynı karara varmışızdır. Birbirine benzeyen niteliksiz içeriksiz kitaplar. Ve nihayetinde itiraf: Değmezdi.

“Bestseller” niteliksiz edebiyat mıdır, kolay edebiyat mıdır? Kitabı da bir market ürünü haline sokmak mıdır, ticari bir kazancın fabrikasyon şeklinde çoğalması mıdır?

“Bestseller”in çizgisine yakınlığımız bilmeye, öğrenmeye, okumaya, entelektüelliğe, yaşama da yakın olmamızı mı sağlıyor? Yoksa uzak mı düşürüyor bunlardan? Ya da bestesellere sarılmak bizi hangi zengin kitapları okutmuyor? Hangi hazinelerin kapılarını açtırmıyor?

Hep aynı türler çok satanların arasında oluyor. En baba kitaplar nerede, onlar kimlerin listelerinde en çok satanların arasında? Yoksa zaten geleceğe kalacak olan kitaplar genele hitap etmesinin zararlı olduğunu mu düşünüyorlar? Bu yıl bu satsın, Sezai Karakoç her yıl satar zaten rahatlığı için mi, Karakoç kitapları “bestsell” olamıyor.

“Bestseller kitaplar arasından zaman zaman elbette ki güzel kitaplar çıkmıyor da değil” deniliyor ama ben şahit olamadım. Ancak “bestseller” kitapların yazılış amacı, öngörülebilir kuralları ve seslendiği kitle düşünüldüğünde, çoğu bariz bir şekilde acınası hayatlara seslenen basit kitaplar imajını almış sırtına listelenmeye devam ediyor.

“Bestsell” okumayan olmak; ortamlara akamaz, son esprilerden hayran olunan kahramanlardan, o kitapla oluşmuş jargondan bihaber olmanıza neden olur. Muhabbetin varoşlarında sürtmeye mahkûm olursunuz. Zenci muamelesine maruz bırakılırsınız. Entel dantel olamayan bilmeyen olursunuz. Okumadıkça ikinci sınıf vatandaş muamelesinden kurtulamayacağınızı düşünürsünüz?

Dayı-yeğen konuşmalarının günlerimizi sardığı ezel kitabını okumamış olmak... Bihter`in elinin değdiği, Behlül`ün gözünün süzdüğü, Polat`ın masasında duran, Memati`nin adının geçtiği kitapları siz okumadınız mı? Bilmiyor musunuz? Kitapçıların en gözde vitrinine paralarınızı saçmıyor musunuz? Bu kadar reklamı yapılan ve popüler olan kitaplara karşı uzaktan bakmak hakkımızda hayırlısı. Bizim sarılacak arka raflarda bizi bekleyen kara kapaklı kitaplarımız var. Kelimeleri sevdiren, hikayesi ile saran, betimlemeleri ile öğreten, anlattıkları ile bilgilendiren, toz bulutu gibi hayatımıza değemeden uçup gitmeyen cümlelerle donatılmış kitaplar onlar.

Bir aksiyon eki: En son bir arkadaşım Taksim`de bir kitapçıya dalıp kitapların sıralanışına sinir olup reyon görevlisini göz hizasında takip ederekten “bestseller”in yerlerine Necip Fazılları, Cemil Meriçleri, ve Dücane Cündioğllarını koymuş. Onu tebrik etmeden geçmek istemedim. Buradan da çağrı olsun: Gözünüz reyon görevlisinde, “bestseller”le okunası kitapların yerlerini değiştirme aktivitesine davet ediyorum hepinizi.


Gülizar Sönmez 'ın Yazısı.