Bu Nasıl Bir Yürek
Yakup Öztürk
Tek parti iktidarının baskıcı politikalarından bezen halk, Serdengeçti`yi bir çıkış yolu olarak gördü. “Allah” demenin yasak olduğu bir devirde “Allah” diyen bir dergi halkın büyük teveccühünü kazandı. Osman Yüksel de mahkeme yollarını her sayının ardından aşındırmaya başladı.
Osman Yüksel Serdengeçti adını duymayanımız yoktur. O, çok zaman Necip Fazıl gibi büyük isimlerin gölgesinde kaldığından künhüne vakıf olacak bir malumat sunmaz bize. Halbuki kendisi tek başına bir ada kurmayı başarmış bir adamdır. Kimdir Serdengeçti? Neler yapmıştır?
Osman Yüksel Serdengeçti 26 Temmuz 1917`de müftü bir babanın oğlu olarak Akseki`de dünyaya geldi. Bir dönemin Diyanet İşleri Başkanı Ahmet Hamdi Akseki gibi alimler yetiştirmiş köklü bir aileye mensuptu. Babası Kurtuluş Savaşı yıllarında Akseki Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurucularındandı.
Doğumu 1. Dünya Savaşı yıllarına denk geldi. Evde Milli Mücadele heyecanını her zaman hissetti. Çocukluğu Muhyiddin-i Arabi, İmam Gazali, Hasan Basri okumalarının yapıldığı bir evde geçti. İlk öğrenimini ve lise hayatını Antalya`da geçirdi. İlk gençlik yıllarında Mehmet Akif ve Yunus Emre`yi okudu. Mevlana`dan nasibini aldı. Lisede Tevfik Fikretçilere karşı Akif`in yılmaz savunucusu oldu. Yüksek tahsili için Ankara Dil-Tarih-Coğrafya Fakültesi Felsefe Bölümü`ne kaydoldu. Felsefeyi toplumsal gündeme daha rahat sirayet edebileceğini düşündüğü için tercih etti. Fakat düşlediğini bulamadı. Hem eğitim sistemi hem de hocaların ideolojik düşünceleri onu rahatsız etti. O dönemki öğrencilerini şu sözlerle tanımlıyordu: “Her şeyi ben bilirim iddiasında bulunan bu zavallılar, Karl Marx`ı marka, Engels`i Engel olarak yazacak kadar kendi ideolojilerinin bile yabancısıdır.”
Siyasal hareketlilik, İslam`ı savunan gençleri darboğaza soktu. Ahmet Yüksel aylarca hapis yattı, işkenceler gördü. Okuldaki kaydı olaylara karıştığı gerekçe gösterilerek MEB Bakanı Hasan Ali Yücel tarafından verilen özel emirle silindi. Serdengeçti bunun üzerine bakana şu satırları da içeren bir dilekçe yazdı: “Hakkımı istiyorum efendi, hakkımı! Senden bahşiş istemiyorum. İmtihan hakkımı ya verirsin, ya zorla alırım. Beni tuttuğum yoldan Yücel değil ecel gelse döndüremez!” Bu dilekçenin Yücel`e ulaşmamasının ardından Serdengeçti dilekçeyi dergisinde yayımladı.
Serdengeçti dergisi din, mukaddesat ve milliyetçiliği gözü peklikle savundu.
Namazda secdelerini çok sevmişti.
Dergiyi 27 Nisan 1947 tarihinde çıkarmaya başladı. Dergi tüm Türkiye`de büyük ses getirdi. İlk sayısı birkaç kez basıldı. Tek parti iktidarının baskıcı politikalarından bezen halk, Serdengeçti`yi bir çıkış yolu olarak gördü. “Allah” demenin yasak olduğu bir devirde “Allah” diyen bir dergi halkın büyük teveccühünü kazandı. Osman Yüksel de mahkeme yollarını her sayının ardından aşındırmaya başladı. Derginin satışını yapan bayiler tehdit edilmeye başlandı. Elden ele, gizlice dergi dağıtılıyordu. Bu süreç Osman Yüksel`i argo söz kullanmaya da sevk ediyor, mizahi bir üslupla bu saçmalıkları hicvediyordu.
Üçüncü sayının üzerinden 11 ay geçtikten sonra dördüncü sayı çıkabildi. Bu arada askeri göreve çağrıldı. O askerdeyken, ülkede tek parti dönemi de sona eriyordu. Demokrat Parti 1950 seçimlerinde iktidara geldi. Serdengeçti DP`ye sıcak baksa da herhangi bir haksızlık karşısında onlara da muhalefet edeceklerini söyledi. Osman Yüksel DP döneminde de sık sık hapis yattı.
Meşhur Malatya Hadisesi sırasında hapsedildi. Necip Fazıl`la aynı cezaevinde yattı. Olayla hiçbir ilgisi olmayan Serdengeçti böyle bir olayın yaşandığını ve hapsedildiğini abisinden öğrendi.
Tutuklanmalarından dolayı Menderes`i suçladı. Bu hararetli günler yaşanırken Osman Yüksel, 36 yaşını geride bırakıyordu. Avukatı Süleyman Arif Emre`nin gayretleriyle kısa sürede suçsuz olduğu anlaşıldı. Necip Fazıl, hapishane arkadaşı hakkındaki görüşlerine Cinnet Mustatili`nde yer verdi. Malatya Hadisesinden dolayı dergi 4 yıl çıkamadı.
1952`de Rum Patriği`nin Türkiye`ye gelişi sırasında Cumhurbaşkanı Celal Bayar`ın karşılama kıtasında hazır bulunmasını kınadı. Ayasofya adıyla bir yazı kaleme aldı. Tekrar soruşturma geçirdi.
Hiçbir siyasi partiye, derneğe üye olmayacağını söyleyen Serdengeçti, baskılara dayamayarak siyasete girdi. 1954`te Antalya İl Genel Meclisi üyeliğini kazandı. Burada türlü ayak oyunlarının olduğunu fark ederek istifa etti.
Bu yaşına kadar bekar olan Osman Yüksel, 39 yaşında halasının kızı İsmet Hanımefendi ile evlendi. Salim adını verdiği bir oğlu olan Serdengeçti, onu 13 aylıkken kaybetti.
1965 seçimlerinden Süleyman Demirel`in partisi Adalet Partisi`nden Antalya milletvekili olarak çıktı. Partisi ve Demirel`le ters yüz oldu. 1967`de partiden ayrıldı. İstifasını vermeden önce “Süleyman Demirel Mason mudur?” başlıklı bir yazı yayımladı...
Olgunluk çağlarını Akseki`de geçiren Osman Yüksel 10 Kasım 1983 Perşembe günü Hakk`ın rahmetine kavuşur. Ertesi gün Hacı Bayram Veli`de kılınan cenaze namazının ardından ebedi mekânı olacak olan Cebeci Asri Mezarlığı, 4. Kapı, 560. Ada 451. Kabire konulmuştur.
Serdengeçti Dergisi
1947-1962 yılları arasında yalnızca 33 sayı çıkarabildiği dergisi Serdengeçti`yle düşünce hayatımızda kalıcı bir yer edindi. Derginin başlığı altında “Allah`a, vatana ve millete koşanların dergisi” ibaresini yerleştirdi. Dergi idarehanesi onun hem evi hem de iş yeri oldu. Evleninceye kadar burada hayatını sürdürdü. Tek sayı Bağrıyanık dergisini yayımladı. Bu dergi, Serdengeçti`nin mizahi tarafını ortaya koyuyordu.
Osman Yüksel, dergiye Serdengeçti adını vermesinin sebebini şu sözlerle anlatmıştır: “Serdengeçtiler her türlü kötülükle amansız bir şekilde mücadele etmek için ortaya atıldılar. Onlar ilhamlarını Allah sevgisinden, millet sevgisinden, vatan sevgisinden alıyorlar.”
Son sayısı Şubat 1962`de okurla buluştu. Basıldığı yer ve idarehanesi sık sık değiştirildi. Dergide her kesimin anlayabileceği rahat bir üslup kullanıldı. Dönemin diğer dergilerine nazaran kullanılan bu akıcı üslup okurların artmasında da tesirli oldu. Serdengeçti`de çoğunlukla Osman Yüksel`in kendi yazıları ve müstearla yazdıklarına yer verildi. Nurettin Topçu, Ali Fuat Başgil, Necip Fazıl, Peyami Safa ve Eşref Edip gibi isimlerde dergide yazı yayımladılar.
Serdengeçti birbirinden önemli 33 sayının yanında hâlâ akıllarda kalan birkaç yazıya da yer verdi. Bunlardan biri “Bir Nesli Nasıl Mahvettiler?”, bir diğeri de “Bir Fakültenin İçyüzü”ydü. Bu iki yazı derginin adının önüne geçmişti. İlkinde Kurtuluş Savaşı`nda babası şehit olmuş bir çocuğun, mevcut eğitim sisteminde nasıl dininden, vatanından uzaklaştığı yeriliyordu. İkincisinde de DTCF`nde yaşanan ahlaksızlıklar söz konusu ediliyordu. “Bir Fakültenin İçyüzü” yayımlandıktan sonra fakülteyle ilgili inceleme başlatılmış, müfettişler buraya gönderilmiştir. Komünizm propagandası yapan hocalar mahkemeler verilmişti. Serdengeçti dergisinin tesir alanının ne derece geniş olduğunu gösteren tipik bir örnektir bu. Osman Yüksel, dergide yazdıklarından dolayı 92 kez mahkumiyet kararıyla karşı karşıya geldi. Bunların sekizinden toplum 4,5 yıl hapis yattı. 54 defa da sorguya çekilmiştir. Sözü daha fazla uzatmamak için sadece bu yazıların ismini anmakla yetiniyoruz. Serdengeçti`yi daha yakından tanımak için bu yazıların okunmasını salık veririz.
Osman Yüksel`in dergisinden en büyük muradı ideal bir genç neslin yetişmesine öncülük edebilmekti. Olması gereken genç nesil için şunları yazmıştır: “... Onların temiz kalplerinde Allah-Millet-Vatan sevgisinden başka sevgi yaşamasın. Bet beniz sararmış, gözlerinin altı morarmış, sarsak, çarpık, titrek, başlamadan bitmiş, bitmeden tükenmiş gençler yok bizim alemimizde.”
Düşünce hayatımızın önemli aktörlerinden biri olan Osman Yüksel Serdengeçti`nin bütün telif hakları Türk Edebiyatı Vakfı`nda. Makalelerinden derlenerek oluşturulan kitaplarına da buradan ulaşmak mümkün. Bir de hatırlatma: Osman Yüksel`i daha yakından tanımak isteyenler Ali Özcan`ın Osman Yüksel ve Serdengeçti Dergisi isimli kitabına bakabilirler. Biz de bu yazı vesilesiyle bu kitaptan hayli istifade ettik.
GENÇ'ın Yazısı.