Abdullah Güner

Alper Budak Kimdir? Elazığ doğumlu olan Alper bir katsayı mağduru olarak ÖSS’ye 7 kere girdi.* Ama mücadelesinden yılmadı. Bir gün haberi yapılan biriyken diğer gün haber yapan konuma geçti, gazeteci oldu. Biz de biraz kendisinden biraz da yazılı basından konuştuk.

Alper, kısaca kendini tanıtır mısın bize?

Tipik orta sınıf muhafazakar bir Türk ailesinden geliyorum. Taraf`ta editörlük yaptım, gazetenin bir yıl boyunca arka sayfasını hazırladım. Yakın zamanda kişisel nedenlerden dolayı ayrıldım. Liseyi Elazığ`da bitirdim ve 2006`da İstanbul`a geldim. İstanbul`da hiç bir yeri bilmiyordum ve hiç kimseyi tanımıyordum. Geldikten iki ay sonra bir gün tesadüfen Nokta Dergisi`nin önünden geçiyorken içeriye girdim. Alper Görmüş`le tanıştım ve orada muhabirliğe başladım. Kapanana kadar Nokta`da çalıştım ve basıldığı gün oradaydım.

Nasıl bir tesadüftü biraz ondan bahseder misin?

Meslek lisesi mezunu ve katsayı mağduru olduğum için İmam-Hatip meselesi konusunda oldukça bilgiliydim. Gazeteciliğe başlamadan önce meslekliseliler.com diye bir internet sitemiz vardı ve orada minik bir STK gibi çalışıyorduk. TBMM`de bir konuşma yapmıştım ve 32.Gün`e bir röportaj vermiştim. Faaldim yani. Alper Görmüş`ü hiç tanımıyordum ama dergisini okuyordum. Hikayemi anlatınca bana senin için ne yapabilirim diye sordu. Bilmiyorum, siz bilirsiniz dedim. O da seni haber yapalım dedi.

Oldun mu haber?

Evet. 8. sayfadaydım hem de. Bir ay sonra da “muhabirimiz olmak ister misin” diye sordu. Haberimi hazırlayan Nevzat Çiçek ve Esra Elmas benim için olumlu referans vermişler. Ben de ‘Allah derim!’ dedim tabi. Önce haber oldum, sonra muhabir.

Muhabir olduktan sonra neler değişti hayatında? Nokta Dergisi ve sonrası...

Benim gibi geri kalmış bir Ortadoğu şehrinden gelip İstanbul gibi bir metropolde şansını deneyen bir insan için her şey biraz afallatıcıdır. Nokta`da toplumun üst katmanlarında bulunan insanlara meslek icabı doğrudan ulaşma fırsatı buldum.

Muhabir olmak nasıl bir şey? Gazeteci olmak isteyenlere ne demek istersin?

Çocukken sokakta oynarken yerde bir şey bulunca "aaa bakın ben ne buldum" dersin ya işte gazetecilik duygusu budur. Bazı şeyleri herkesten önce öğrenirsin. Gazetecilikte sana şans getirecek olan; kurduğun yakınlıklar, önceki hayatında edindiğin girişkenlik, genel kültür yardımcı olabilir fakat korkabilirsin de. Çünkü uzun süre sıradan bir muhabir olarak bir “hiçsin”dir. Sürünmen ve uzun süre dayanabilecek kadar (maddi-manevi) durumun, sabrın olması gerek. Siyaset şefinle ilişkinde, haber kaynağınla ilişkinde, parçası olmak istediğin kişi ve çevrelerle ilişkinde fazlasıyla belirleyici olacak. Bunun dışında herkesin gazeteci olma ihtimali vardır bence. Abartmaya gerek yok.

Biraz da medyanın halini konuşalım. Medyayı nasıl buluyorsun? Gazetede farklı bölümlerde çalıştın: Muhabirlik , editörlük... yaptın. Sence nasıl yazılı medyanın durumu?

Kafana göresin. Yani yazılı medyanın imkanları görsel medyaya göre daha mütevazı. Medyada medya patronunun dediği olur. Bağımsız gazeteciler filler tepişirken var olmaya çalışan çimenler gibidir. Neye inanmak istiyorsanız onun gazetesini alırsınız. Okuduğunuz gazete sizin kimliğinizdir. Dünyada da böyledir bu. şu anda medyada yeniden yapılanma süreci var. Doğan medyasının karteli büyük ölçüde kırıldı. Hükümete yakın olduğu iddia edilen medya kuruluşları birbirilerine paralel yayınlar yapıyorlar. Her yerde aynı yüzleri görüyoruz. Öte yandan Hürriyet`in yerine Habertürk ikame ediliyor.


*Yıldıray Oğur 26.11.09’ tarihli Taraf Gazetesi’ndeki köşesinden: Eski bir katsayı mağduru Alper Budak’ın katsayı adaletsizliği kalkınca Taraf’ta çıkan yazısı Danıştay 8. Dairesi üyeleri için bir daha okunsun.


GENÇ'ın Yazısı.