dunyabizim.com`dan derleyen Asım Gültekin

Kayseri Tarihi’ne açılan bir kapıdan giriyoruz şimdi: Erciyes Gazetesi kapısından.

Tesettür ve Çarşaf

Bazı Müslüman kadınlarının büründükleri çarşafların, çarşaftan ziyade süslü bir elbiseye benzediğini dikkate alan Meşihat dairesi, yakışıksız gördükleri bu durumdan onları vazgeçirmek amacıyla bir açıklama yapmıştır. Bu açıklamayı yanlış anlayan veya istismar eden bazı ayak takımı kişiler, hangi tür çarşafların uygun, hangilerinin uygunsuz olduğuna bakmaksızın kadınları taciz etmeye başladılar. İşi, rast geldikleri kadınlara laf atmak, çarşafını çekmek ve hatta yırtmak derecesine vardırdılar. Dahası bu kişiler arasında birkaç belediye çavuşunun da bulunduğu söylenmektedir.

Süslü çarşaf da nerden çıktı!

Öncelikle Şeyhülislâm Efendi’nin edebe aykırı gördüğü çarşafların nasıl olduğunu bilmemiz lâzımdır. Kadınların elleri, ayakları ve yüzlerinden başka yerlerini örtmeyi şeriat emretmekte iken, sonraki dönemlerde din adamları bunu biraz daha ileri götürmüşler, vücudun şeklini belli etmeyecek kadar bol bir giysi ile örtünmeyi zamanın şartlarına uygun görmüşlerdir. Buna karşılık bazı kadınların çarşafları bir düğün elbisesi kadar süslüdür. Üstlerine aldıkları ince bezler iç giysilerinin rengini, yüzlerine örttükleri şeffaf peçeler ise yüzlerini ve gerdanlarını göstermektedir. İşte Meşihat’ın şeraite aykırı gördüğü durum budur. Yoksa tepeden tırnağa vücudun her tarafını örten sade büzmeli çarşafların edep ve şeriata aykırı olmadığı açıktır. Aykırı hareket edenlerin edep dairesine çekilmesi ise hükûmete verilmiş bir haktır. Sıradan kişilerin buna karışmaları söz konusu olmayıp karışmaya yeltenenlerin cezalandırılması gündeme gelir" (30/4-5).

Böyle bir haber metni alıntıladık sizler için. Nereden? Erciyes gazetesinin eski bir nüshasından. (Kani Çınar dikkat çekti)


Asım Gültekin'ın Yazısı.