M. Emin Kul

Çeyrek yüzyıldır devam eden kardeş kavgasını kullanarak devlet içine çöreklenmiş illegal yapılar istedikleri gibi at oynatıp menfaat çeteleri oluştururken, üst düzey PKK’lılar ve destekçileri de Avrupa’da eroin ve kaçakçılık haraçlarıyla senelerce sefahat içinde yüzdüler. Bu kanlı çarkı döndürmek için ekmeğe muhtaç gariban yurdum Kürtleri, senelerdir azatlık gibi dağa ve eylemlere itildi. Diğer taraftan bunlarla mücadele ederken şehadete ulaşan 5000’in üstündeki vatan evladının, kaç tanesi beyaz Türktür kaç tanesi yüksek erkânın çocuklarıdır, kaçı Bağdat Caddesi, Nişantaşı, Etiler ve kolej çocuğudur; ilgililerin malumu…

Neredeyse tamamı Anadolu’nun bağrından çıkmış ailelerin çocukları olan bu kahramanlar da bu acı tablonun diğer yönü oldular.

Devletin içine çöreklenmiş çetelerin, çözülüp, taşeron olarak kullandıkları terör örgütleriyle bağlantıları ortaya döküldükçe; senelerdir akan kardeşkanının durdurulması için de bir umut ortamı oluştu.

Şimdi ulaşılan vasatta; toplumsal yaraların sarılması için her kesiminin desteğine ihtiyaç var. Gelinen noktayı “dağa çıkanların zaferi” diye ortaya koymak nasıl eşkıyalıkla sonuç almayı meşru görmekse, “süreç devam ederse biz de dağa çıkarız “demek de aynı hataya düşmektir.

Şimdi dağa çıkma değil inme zamanıdır, şimdi yaraları kaşıma değil sarma zamanıdır, şimdi terörle, kanla, silahla değil bunları bırakınca bir yere gelineceğini idrak zamanıdır, şimdi ayrılığı değil birliği konuşma zamanıdır.

Bu fırsat değerlendirilemeyip harcanırsa; asırlardır Viyana’da, Balkanlarda, Çanakkale’de, Anadolu’nun güneyinde ve batısında bu topraklar için kucak kucağa aynı mezarlarda yatan ataların ne hakkı ödenir, ne de ciğeri yanan anaların gözyaşı diner.


GENÇ'ın Yazısı.