Adem Mesut Kesimal Kimdir?

Bolu İzzet Baysal Anadolu Lisesi 11. sınıf öğrencisi Kardeşimiz bizlere yazısını paylaşmış, buyurun...

Halkın yaşam alanlarından birisi halk otobüsleri. "Bir öğrenci", "bir tam" "3 tam 1 bölü 5".. gibi söz öbekleri sıkça duyulur bu araçlarda.

Otobüsü kullanan halk genellikle şoför muavin ya da başkasıyla diyaloga girmekten hoşlanmaz. Bir an önce evine iş yerine ya da okuluna gitmek için sabırsızlanır.

Bu yüzden, zamanla kısalta kısalta "Derdimi anlatacak kadar" haline getirilmiş bir Türkçe karşımıza çıkıyor.

Ama bu Türkçe “slm nbr ii” gibi kısaltmalardan oluşmuyor. Daha da kötüsü. Cümlelerin yüklemi yok olmuş ve ister istemez insan şoförden artık şöyle bir tepki bekliyor.

Yolcu: Müsait bir yerde..

Şoför: Müsait bir yerde ne?

Yolcu: Müsait bir yerde işte. Durur musunuz?

Şoför: Müsait olmayan yerde duramayacağıma göre... Buyurun.

Bahsettiğim olay yalnızca özel halk otobüslerinde gerçekleşebilir. Belediyenin halk otobüslerinde böyle bir şey söz konusu olamaz. Çünkü otobüsün içinde bulunan direklerde duracak butonları yer aldığından "Duracak dedim, o kadar". "Hele bir durma". dercesine, bu butona bastığınızda şoför sizi durakta indirir.

Yani müsait bir yer bulmak zorunda kalmaz. Otomobil firmaları, birbiriyle yarışırcasına kampanyalar avantajlar sunsa da, otobüsler ve onların birbirinden farklı yolcuları hep var olacak gibi.

Ama metrolarda bir sürü boş yer varken gazi koltuklarına oturmayı marifet bilen zihniyet, ilerde büyüklerine yer vermemeyi de marifet sanmaz umarım.. İşte o zaman müsait bir yerde inecek var demektir...


Ne Dediler?

TAHA SÜREN: Sevgili Kardeşim, yazına malzeme olan konuları hayatın daha “keskin” alanlarından seçmeni öneririm. Yolcu ile şoför arasındaki diyalog da zayıf kalmış. Ama kurgu yeteneğinin olduğuna inanıyorum. Önce üstadları okuyacağız. Mustafa Kutlu ile başlayabilirsin. Okudukça şunu diyeceksin: Kelimeleri hizaya sokmak ne zormuş! Öyle… Hakikate yaklaşmak gibi bir serüven bu, okudukça anlayacaksın. Anladıkça zorlaşacak yazman… Ama biliyor musun? En güzeli de bu zoru başarmak. Bir şeylerin farkına vardığımızda, verilen emekleri gördüğümüzde, ortaya özgün bir eser çıkarma derdine düşeriz. Ya da gerçekten yazmak isteyenler düşer bu derde. Bunun tohumunu içime attım diyorsan, sula kendini, oku…

SAMİ YAYLALI: Yazının edebi yönlerini bir kenara bırakırsak herkesin şoförle ya da biletçiyle muhabbet kurması düşünülemez böyle olursa otobüsün içinde de trafik başlar. Bunu belirtmekteki amacımız yazının mantığının doğru bir zemine oturtulması gerektiğindendir.

Yazınızda diyalog kullanmanız yazınızı zenginleştiriyor ama bunun miktarını ayarlamanız sizin ustalığınızı göstermeye başlayacak ilerde. Felisberto Hernandez`in Kanarya Mobilyaları isimli öyküsünü, kurgusunu okumanızı tavsiye etsem ne dersiniz? O öykü birçok yönden biriciktir. Umarım ilk fırsatta okursunuz.


GENÇ'ın Yazısı.